home

tek olamayanlar - tr

etrafıma bakıyorum ve onlarca, yüzlerce insan görüyorum; varoluşun ve özgürlüğün tadına çıkarmaya en çok yaklaşılan vaziyet olan “tek başınalık”tan delicesine korkan. kendi kendineliğin ne denli müthiş bir nimet olduğunu özümseyememiş insan sürüleri dolaşıyor neler kaçırdıklarını fark etmeden, aceleyle.

yemek yemeyi, sinemaya gitmeyi, ders çalışmayı; akla gelebilecek bilimum etkinliği gerçekleştirebilmek için birilerine ihtiyaç duyuyor bu fert olamamış ademoğulları. belki kişinin kendine bunu öğretmesi kolay değildir. hatta belkiyi geçtim, kesinlikle kolay değil. zaten yalnızlığa çocukluktan beri meyilli olan ben, üniversite diye geldiğim yerde vakit geçirmekten hoşlandığım tek kişi ile tanışamamanın verdiği, getirdiği hüsranla; biraz da zamanın yaraları ve eksiklikleri sarmasıyla bu “tek başınalık” durumunu öylesine kucakladım ki anlatamam bile beni nasıl değiştirdiğini. mecburiyetten, yüksek beklentilerden, kırılamayan tahammülsüzlüklerden dolayı büyüse de bu tek başınalık hali; beni öylesine içine aldı, öylesine büyüledi ki içine daldıkça daha derinlere inmek istediğim bir rüya olmaya başladı nihayetinde. bağlı olduğunuz neredeyse kimse olmaması; vaktinizi ve zahmetinizi tümüyle kendinize kanalize etmenize yarıyor doğal olarak.

burada sırf şu anki halimden kısmi bir memnuniyet duyuyorum diye yalnızlık propagandası yapmayacağım elbette. artıları ve eksileri masaya yatırılıp karşılaştırıldığında iki durum; beraberliğin birçok tarafta galip geleceği su götürmez bir gerçek benim nezdimde lakin anlamlandıramadığım nokta dozaj meselesi elbette. ilk başta kurduğum geniş ancak derinleşmeyen ilişki ağı; bana insanların bu “birliktelik” arzusunun ne denli acınası bir aciziyete dönüşebileceğini gösterdi kolayca. çok talep aldım hiç lüzumu olmayan eylemleri beraber yapma yönünde, her seferinde insanları kırmak istemeyen yapım sineye çekti bunları ancak yine her seferinde içimden derin bir “ah” çektim, hüzünlü bir tebessüm kondu yüzüme.

gözlemlediğim ve bizzat başıma gelen bu zavallı ihtiyaca karşı nefretim o kadar somutlaştı ki bu ufak çağrı çığlığını atmama, bu naçiz satırları kaleme almama vesile oldu. dünyanın bütün insanları; birleşmeyin, bilakis ayrılın ve beraberliğinizin sizden alıp götürdüklerinin iyice bir farkına varın lütfen. kendinizi keşfedin, arkadaşınızı değil, yanınızdaki insanları değil. daha çok “tek başına” birey görme temennisi ile…