home

the sea wolf - tr

okurken inanılmaz keyif aldığım, bir an olsun temposu düşmeyen harikulade roman. sindire sindire, biraz da okulun etkisiyle ancak bir ayda bitirebildim 367 sayfayı fakat yavaş yavaş okuduğum için gayet memnunum. keşke okurken notlar alsaydım dedim bitirdikten sonra. benim yaptığım hataya siz düşmeyin ve kitabı bence bir kalem defter ile birlikte okuyun.

oldukça realist bir yapısı var kitabın. uzun süren betimlemeler ve olay tasvirleri bolca mevcut. eskiden yelken ile uğraşmama ve özellikle wilbur smith romanlarından denizcilik terimlerine aşina olmama rağmen kitabın üslubu beni kimi zaman yıprattı ve olayları takip edemedim zira jack london‘un denizle olan haşır neşirliğini bu kitabında, epeyce bir hissediyorsunuz. kimi zaman cümleler tamamen terimlerle dolu oluyor ve takip edemiyorsunuz fakat bu okuma zevkine hiçbir şekilde köstek olmuyor. sadece gözüme çarpan ufak bir izlenimdi bu.

zıt fikirleri jack london öyle güzel çarpıştırmış ki hayran kalmamak elde değil. üstelik bunu okuru bir an olsun sıkmadan yapmak hakikaten ustalık ürünü. deniz romanlarına bayılıyor, üstüne üstlük okurken bir şeyler de öğreneyim diyorsanız the sea wolf tam size göre doğrusu.

edebiyat tarihinin en iyi anti kahramanlarından yahut kötülerinden olarak nitelendirilebilecek wolf larsen karakteri ise fevkalade kurgulanmış ve yazılmıştı. ustalıkla işlenmiş ve kılı kırk yaran şekilde hazırlanmıştı.

spoiler

humphrey van weyden‘ı adam edişini, fikirlerini ezişini ve kendini sorgulatışını çok keyif alarak okudum. hump’ın her savına karşı bir cevabı vardı ve neredeyse her zaman tartışmadan üstün çıkmayı başarıyordu. hump’ın da belirttiği gibi bir goril, bir kaplan gibi olmasına karşın harika bir zekası ve müthiş bir okuma kültürü mevcuttu. hayatın deviniminde neredeyse her zaman karşıyı yutan maya olduğu kuşkusuzdu. ömrüm boyunca aklımda yer edeceği muhakkak wolf larsen‘in anlayacağınız üzere. maalesef ki ölümü oldukça tatsız, epey bir üzücüydü. böylesine üstün bir insanın böyle kötü bir şekilde ölmesini görmek beni biraz üzdü doğrusu.

spoiler

spoiler

kitap ile ilgili yapabileceğim en somut eleştiri, kitabın hump’ın maud brewster ile tanışıklığına kadar olan kısmının oldukça iştah açıcı olup da hump’ın hayatına bir kadının girişinden sonraki kısımlarının bence biraz durağan ve kitabın başlarına oranla daha az ilgi çekici olduğu yönünde olabilir. zira emek adası’na düşüşleri ve orada yaşamaya başlamaları kısmı kesinlikle hump’ın gemiye alışma sürecinin, gemideki olayları ve tayfanın psikolojisini anlama ve keşfediş aşamalarının yanında ne yazık ki -en azından benim nezdimde- sönük kalıyor. yine de zarif ve narin bir edebiyat adamının sert ve haşin bir denizciye dönüşüp hassas bir aşk adamına kadar gelişmesini izlemek her türlü pek zevkliydi.

spoiler

kitapta ince işlenen karakterler sadece wolf larsen ve humphrey van weyden değildi elbette. thomas mugridge’inden george leach’ine, johnson’ından tüm o avcılara hiçbir karakter boş değildi ve herkesin altyapısı sağlam, idealleri kuvvetliydi. psikolojik tahliller yerinde ve kesindi. bu kitap sayesinde jack london külliyatına yeniden bir adım atacağımı belirtmek isterim.

demem o ki son zamanlarda okuduğum ve sadece kaçış edebiyatı misyonu üstlenmeyen en iyi roman olabilir bu. okurken size tahmin edemeyeceğiniz kadar çok şey öğretiyor ve fikirlerinizin olgunlaşmasına katkı sağlıyor desem abartmış olmam. yıllar sonra yeniden okuyacağımdan adım gibi eminim. burayı okuyorsanız ve kitabı okumamış, hakkında bilgi sahibi olmak isteyen biriyseniz bir an olsun tereddüt etmeyin ve okuyun. emin olun pişman olmayacaksınız.