home

wilbur smith - tr

seneler önce, henüz yeni bir sözlük ergeniyken kendisi hakkında şöyle bir entry yazdığım ve ölüm haberinin ardından yeniden o entryi okuyunca bir garip hissettiğim, akabinde de minik bir tribute kaleme dökmek istediğim yazar.

düşünüyorum da muhtemelen wilbur smith benim hayatım boyunca en çok kitabını okuduğum yazar olarak kalacak, kim bilir ki birçok kişi için öyledir hala. ortaokulda; özellikle altıncı, yedinci ve sekizinci sınıfta tüm külliyatını yalayıp yuttuğumu şimdi bir üniversiteli olarak düşündükçe yüzüme sahici bir tebessüm konuyor doğrusu, tebessümün yanında bir de ölüm haberinin getirdiği buruk bir hüzün var tabii zira yazarın ölümünden de öte her geçen seneyle, her yaşanan trajediyle beraber hepimizin içindeki coşkun nostalji damarına bir kesik daha atılıyor sanki. bizi biz yapan, şu an bulunduğumuz insanı inşa eden o önemsiz gözüken, minik ayrıntıları kısmen manen çoğunlukla da maddi olarak kaybetmek inanılmaz rahatsız edici oluyor.

zamanın geçişinin verdiği katı ve geri döndürülemez o soğuk his, çocukluk gibi kritik bir elementten bizi uzaklaştırırken her şeyin daha kolay olduğu, sorumlulukların insanı ezmediği, hatıraların her daim keyif verdiği o yaşları daha bir kıymetli görmemizi sağlıyor sanırım. biliyorum, elbette olumlu ayrıntıları hatırlamaya daha çok meyilli oluyoruz fakat istisnası olmayacak şekilde mevcut kimliğimizi yaratan unsurun da geçmişimiz olduğunu fark ediyoruz retrospektif bir inceleme yaptığımızda.

ileride çocuğum olursa wilbur smith okutmaya çalışır mıyım bilemiyorum fakat hem dedeme hem babama büyük minnet borçluyum sanırım beni wilbur smith ile tanıştırdıkları için. yazarın kütüphanemdeki kimi kitabı 50-60 senelik ve ara ara karıştırdığımda tarifsiz bir duygu doluyor içime. bana o on, on beşli yaşlarda kazandırdıklarını zannediyorum ki buraya sıralamam mümkün değil. wilbur smith sayesinde aç bir okuyucu oldum en başta tabii ama esas wilbur smith sayesinde mısırlı bir köle oldum, onun sayesinde hartum’dan johannesburg’a tüm afrika’yı dolaştım on iki yaşımda, birinci dünya savaşı’nda kenya’da avcılık yaptım, on yedinci yüzyılda gemici oldum, ikinci dünya savaşı’nda pilot olup bir fransız kızına aşık oldum, ardından siyahilerin hak mücadelesine katıldım güney afrika’da. wilbur smith sayesinde şu an kelimelere dahi dökemeyeceğim inanılmaz bir çocukluk yaşadım ben.

wilbur smith’in ölümüyle beni ben yapan tuğlalardan biri bu dünyayı terk etmiş oldu. ben, onun kitaplarına gözüm gibi bakacağım muhakkak ama içimde sönmeyecek bir özlem olacak o tatlı zamanlara. wilbur smith, bana çocukluk denen kavramın bir insan için ne kadar da mühim olduğunu anımsattı yeniden ölümüyle. dün onun ölüm haberini aldığımda mersin’de tenha bir yerde denize bakıyordum sabah saatlerinde ve kendimi istemeden hal courtney’nin gemisinde maceradan macera koşarken hayal ettim bir kez daha. elbette hikayelere dair birçok şeyi anımsayamıyorum ama yaşadığım o yoğun duygu cümbüşünü ve nostalji patlamasını tarif etmem zor, ancak wilbur smith’in kendileri için ne anlam ifade ettiğini fark eden insanlar anlayabilir bir nebze bunu.

afrika’yı ve afrika’nın yaşadıklarını onun kadar iyi ve bütüncül anlatacak bir başka yazar olduğunu veya olacağını düşünmüyorum. eğer bir diğer dünya varsa umuyorum ki taita’ya, şasa courtney’e, dorian courtney’e, centaine de thiry’e, moses gama’ya kavuşmuştur nihayet.

bana ve benim çocukluğuma kattığın sonsuz değer için çok teşekkür ederim.