home

yenice tren istasyonu - tr

tam 78 sene önce bugün gerçekleşmiş olan adana görüşmesi’ne ev sahipliği yapmış olan tren istasyonu. görüşmenin kendi başlığında gayet güzel girdiler olduğu için ben daha çok lokasyona odaklanmak istiyorum. bana hem tarihin minik, gülümseten inceliklerini hatırlatan hem de çukurova bölgesinin kendine has zenginliğini ortaya seren onlarca küçük ayrıntısından biri yenice tren istasyonu.

öncelikle tarihten bağımsız olarak bölgenin önemli istasyonlarından biri zira çukurova insanı tarafından yoğunca kullanılan mersin-adana demiryolunun ortasında, tarsus’tan hemen sonra yer alıyor bu istasyon. yanlış anımsamıyorsam mersin sınırları içindeki son istasyon fakat tüm bunlardan ziyade asıl önemi mersin-adana demiryolunun ortasında bir aktarma oluşundan kaynaklanıyor, adana garından gelirken esas istikamet olduğu için sorun olmasa da mersin garından çıkıldığında toroslar’ı aşıp iç anadolu bozkırına giriş yapmak için zorunlu bir nokta haline geliyor yenice tren istasyonu böylece. eğer yolcu; mersin, taşkent ve tarsus’tan niğde, ankara, kayseri, konya, karaman gibi illere ulaşmak istiyorsa burada durmak zorunda. adana tarafından gelen trenler içinse bir sorun yok, onlar tek seferde ayrılabiliyor çukurova bölgesinden.

neyse ki binen kişiyi yenice’den sonra -özellikle kış vaktiyse- şahane bir yolculuk bekler ulukışla’ya kadar. dağların arasından, tünellerin içinden, ormanların üstünde ilerleyen yolcu; karaisalı, belemedik, pozantı derken inanılmaz bir manzaraya tanık olur. meşhur varda köprüsü’nü bizzat geçme şansı yakalar. şanslıysa midesini trende satılan ayran ve sıcacık tereyağlı simitle tıkabasa doldurur. zaman büyülercesine akar ve tren ulukışla’ya varır. ulukışla sonrası kimi trenler konya-karaman’a doğru yol alırken kimisi de niğde-kayseri tarafına doğru ilerler. nihayetinde iki güzergah da farklı yollardan başkente varmayı mümkün kılacak şekilde inşa edilmiştir.

girdiye başlarken amacım demiryolunun rotasını tarif etmek değildi, istasyondan çok uzaklaşmış bulundum. biraz da istasyonun hoşuma giden tarafına değinmek istiyorum.

belirttiğim gibi bu tren istasyonunda bir vagonda winston churchill ve grubu bizim ismet inönü ve grubuyla -ki fevzi çakmak gibi bir hayli önemli bir devlet adamı da vardır bu buluşmada- pek de bir yere varamayan görüşmeler gerçekleştiriyor. lokasyonun burası seçilmesi için farklı sebepler vardır elbet, gizlilik önemli bir gerekçe örneğin ancak şimdi bile küçücük bir belde olan yenice’nin 1943’te ne kadar küçük bir yer olduğunu hayal dahi edemiyorum. son yüzyılın kuşkusuz en önemli tarihi olayı olan ikinci dünya savaşı’nınsa buradan çıkabilecek herhangi bir kararla seyrinin değişmesi tahmin edemeyeceğiniz kadar kolay olmasıysa büyüleyici doğruyu söylemek gerekirse.

bir hayal edin istiyorum. mevzubahis kişi winston churchill. geçen senelerde filmi çekilmiş bir devlet adamı, modern ingiliz tarihinin kraliçe elizabeth ile birlikte en önemli figürü belki. bizzat bu churchill şu an mersin’in tarsus ilçesine bağlı ufacık bir yerde cismen bulunuyor, yine bizim için oldukça önemli bir şahsiyet olan ismet inönü ile görüşüyor. çok kritik kararlar alınmıyor bu görüşmede hakikaten fakat türkiye’nin savaş hala devam ederken müttefik devletler’e eğilimi mümkün olabilirdi bu görüşmelerin sonunda.

eğer türkiye, almanya’ya 1945’te değil de 1943’te savaş açsaydı -churchill’in baskısı tümüyle alman askerlerini dağıtma arzusundan kaynaklanmaktadır; yunanistan işgal edilmiştir, bulgaristan ise zaten mihver bloğundadır. haliyle türkiye’nin trakya tarafından olası bir müdahalesi almanya için şaşırtıcı ve dikkat dağıtıcı bir hamle olacaktır, yine mihver bloğundaki romanya ile de coğrafi yakınlığımızı unutmamak gerekir. haliyle türkiye’nin bu konudaki pozisyonu belki hiçbir devletin olmadığı kadar oyun değiştiricidir- bizim için olaylar nasıl gelişirdi bilemiyorum fakat ikinci dünya savaşı’nın gidişatını rahatça değiştirebilme potansiyeline sahipti bu alınmamış karar, tabii eğer alınsaydı. iyi ki de alınmamış çünkü zayıflamış da olsa olası bir alman taaruzuna karşı nispeten ilkel bir cephanelikle baş etmemiz zor olurdu. neyse, alternatif tarih senaryolarının ucu bucağı yok.

bu tip alakasız bir buluşma ilk de değil son da değil elbette. yalta gibi ikinci dünya savaşı’nın sonunda da gerçekleşmiş olsa da tarihi yönlendirme açısından epey kritik olan bir konferans da buna örnek verilebilir zira yalta da nüfusu 100.000’i bulmayan ufacık bir kırım şehri lakin bizi coğrafi olarak daha az ilgilendiriyor her ne kadar o konferans sayesinde zaten bitmiş olan almanya’ya savaş açıp birleşmiş milletler’e girebilmiş olsak da. hatta bizi fiilen daha çok ilgilendiren en önemli konferans ismet inönü’nün yine bizzat katıldığı 1943 sonundaki ikinci kahire konferansı şüphesiz.

adana görüşmesi’ni benim gözümde tarihin minicik bir köşesine iğneyle tutturan unsurlardan diğeri, gerçekleştiği yenice’nin küçücük, gizli saklı bir yer olması. çukurova’daki binlerce insanın burnunun dibinde tam 78 sene önce bugün tarih kanlı canlı şekilde tezahür ediyor düşününce! churchill’in bir teminatıyla ikinci dünya savaşı’na katılabilecek türkiye cumhuriyeti’ndeki sayısız yerleşim yerinin tren istasyonlarından biri olan yenice tren istasyonu işte bu yüzden pek bir mühim. düşünün, , ev sahipliği yaptığı görüşmeyle 2021 yılının ilk ayının son günlerinde dünyanın bulunduğu halin seneler önceki mimarı olan ikinci dünya savaşı’na dolaylı da olsa katkıda bulunuyor bu ufak kasaba ve onun minicik tren istasyonu.

eh, daha ne denilebilir ki. antik roma’sından osmanlı’sına, hitit’inden bizans’ına, pontus’undan türkiye’sine bu zengin toprakların tarihin her anında her köşesinde birçok önemli olaya bizzat tanıklık ettiğini düşünmek coğrafi olarak kıymetli mi lanetli mi bir yerde mi doğdumuzu sorgulattırıyor bana sıklıkla.